28 Ocak 2013 Pazartesi

Kabullenişten sonra değişen BEN!


Kabulleniş bana bir çok pozitif şeyler getirdi, hep bunlardan bahsettim; ama aynı zamanda bende bazı negatif durumlar ve zorluklarda yaşattı. Öncelikle 5 arkadaşıma söylemekle müthiş bir rahatlık hissettim. Bana hiç farklı davranmadılar ne çok aşırı ilgili ne de bir uzaklaşma; ama meraklı bir sürü sorular sordular tabi J Aradan bir kaç ay geçti ve bu 5 kişiden 3’ü benimle birlikte konuşmak istediklerini söylediler ben de tabi diyerek, buluşma yerine gittim. Yüz ifadeleri bir sorun varmış ve memnuniyetsizlermiş gibiydi ki öyleymiş...

Öncelikle beni hiç bir şekilde dışlamadıklarını, çok sevdiklerini ve onlarda kabulleniş öncesi ve sonrası duygu ve düşüncelerinde hiç bir değişiklik olmadığını söyleyerek konuya girdiler. Tek tek şikayetlerini dinledim. Kısacası, ben onlara bunu söyledikten sonra, daha rahat davranmaya ve sadece eşcinsel arkadaşlar edinmeye başlamış, onlarla daha fazla sosyalleşip zaman geçirmeye başlamamdan bahsettiler ve “bizde bir değişiklik yok; ama sen bizi eskisi kadar dinlemiyor ve zaman geçirmiyorsun. Hetero çevrenden uzaklaşmaya başlıyorsun, hareketlerinin değişmesi ve sanki biraz daha feminen bir adama dönüşmeye başlaman arkadaşlarını senden uzaklaştıryor haberin olsun” demeleri bana vurucu bir darbe gibi gelmişti. Tek tek dinledim ve neler yaptığıma/yapmadığıma bakmaya başladım. Gerçekten de haklılardı. Çevrem beni olumlu karşılamıştı; ama ben bu heyecan selinde onları unutmuş ve keşife çıkmıştım. Yani iki tarafı idare edemeyen ve birinden uzaklaşan ben olmuştum. Hem de uzaklaştığım yıllarca yanımda olan beni bilen ve bilmeyen tüm arkadaşlarımdı. İyi ve kötü günde, tüm doğum günlerinde, sinema, tatil vs gibi paylaşımlarda bulunduğum arkadaşlarımdan uzaklaşıyordum. Başta da dediğim gibi geri bildirim benim için çok önemlidir. Aslında tüm insanlar için öyle olmalı, çünkü sizin göremediklerinizi, kaçırıdığınız ve es geçtiğiniz olay ve durumları bazen gören arkadaşlarınız çıkabiliyor. Bu geri bildirim sayesinde kazandığım şey bugün gay ve hetero diye bir çevremin olmaması, yani beni sadece arkadaşlarım ve dostlarım var. Gay, Lezbiyen, Biseksüel ve hetero diye bir ayrımı olmayan bir çevreye sahibim. Bu konuda bir çok eşcinsel arkadaşımında hayatında güzel dokunuşlara vesile olmuş oldum.

6 Ocak 2013 Pazar

Bilinmezden İlk Çıkışım...

Herkes üşürken ben anneme neden diğer insanlar gibi çok üşüyen biri değilim diye sorduğumda. Bana “çok sıcak bir kış ayında doğmuştun, hava neredeyse yaz gibiydi”. Demişti. Anaokulundaydım ve en büyük eğlencemiz o zamanlarki çok yakın arkadaşımla nasıl keşfettiğimizi hayırlamadığım bir oyun vardı. Birbirimizin penislerini öpmek ve dokunmak bunu her gün sırayla yapardık. Bu yaklaşık 2 sene sürdü. Çok masumca bir davranıştı bunun dışında hiç bir şey hatırlamıyorum. 
Ortasona geldiğimde basketbola inanılmaz ilgim artmıştı ve okul takımına alınmıştım. Her antrenmandan sonra duş alırdık ve erkete olmamak için kendimi zor tutardım. İçimden gelen inanılmaz bir dürtü, takım arkadaşlarımın popolarına ve penislerine baktırırdı beni. Sonra kendimden korkmaya başladım. Çünkü toplumumuzda İBNE lakabı o zamanlar çok ağızda sakız gibiydi. Ben gerçekten de İBNE miydim ya da mahalledeki çocukların deyimi ile TOP J Çünkü GAY, EŞCİNSEL ve HOMOSEKSÜEL gibi terimleri bilmiyordum. Çok uzun bir süre de duymadım. Sonralarında bir kız arkadaşım oldu. Sevgi pıtırcığı misali bir ilişkimiz vardı. Hatta ilk öpüşmemizi hatırlıyorum J Herkes mastürbasyon yaparken kız arkadaşını ya da baktığı porno dergilerdeki ( delisiydik ) kızları düşlerken ben hep oradaki erkekleri düşler öyle yapardım. İçimde gittikçe büyüğen bir korku vardı hatta kasırga kadar büyük psikolojik sorunlar yaratıyordu bende. Asi, içimde büyüyen belirsizlik ve kişilik sorunu ben neyim? Günahkar bir insan mı? Hastalıklı mı? Sapık mı? Bu sorulara hiç bir zaman cevap veremedim o dönemlerde. 16 yaşıma bastığım Lise 1. Sınıfta bir kız arkadaşımla ilk cinsel deneyimimi yaşadım. Onun ilki değil ama benim ilkimdi. İlk başlarda pek bir şey anlamadım. Ben erkeğim ibne değilim bunu kendime kanıtladığımı sanıyordum; ama hareketlerim değişmişti. Onunla seks yaparken daha sert davranmaya başlamıştım. Bana artık zevk almadığını ve sanki bir erkek varmış gibi davrandığımı söylediğinde. Oradaki ERKEK kelimesi yine içimde, taaa bilinç altımın çok altına sakladığım kişiliğimi ve cevaplayamadığım sorularımı tetikledi ve tekrar gün ışığına çıkardı. Lise sona geldiğimde ise artık seks manyağı bir adama dönüşmüştüm. Kadınlara olan saygınlığım kaybolmuştu ve erkekliğimi kendime ve iç sesime ispatlamaya çalışıyordum. Herkes gibi mutlu olmak istiyordum. Sorunu olmayan ve eşcinsel bir erkek olmamayı diliyordum. Bilinçsiz bir şekilde Allah’a beni neden böyle yarattığını soruyordum. Lise hayatım hep içimde büyüttüğüm o sorun ve cevapsız sorularla geçti. Tabi sadece bir kaç kez kendimi parmaklamakta buna dahil J
Üniversiteye geldiğimde ise şöyle bir dilekle ayrıldım şehrimden. Bir kıza deli gibi aşık olayım ve evleneyim. İçimdeki küçük ibne kaybolsun. İlk sene dileğimin gerçekleşitiğini sandım. Bir kıza aşık deli gibi aşık oldum ve ayaklarımı yerden kesmesiyle meşgüldüm. Tabi iç sesimin uzun bir tatile çıktığını farkettiğimde 3 sene geçmiş ve ben bu aşık olduğum kızdan ayrılmıştım. Peki ne zaman geçecekti bu fırtına? Üniversiteden sonra İstanbul’a taşındım. İçimdeki ibneyle birlikte karmakarışık bir hayatımız burada da devam etti. Eşcinselliği ilk kez bu şehir de tanıdım. Gerçek yüzünü burada gördüm. Sonralarında bunun bir delilik olmadığı düşüncesi girdi içime. Tabi içimdeki ibne yerinde duramıyordu. Beni sürekli olarak itiyordu bu camianın içine. Tabi halen daha bir çok şeyden habersizdim. Ne bir eşcinsel arkadaşım vardı ne de bir erkekle temasım olmuştu anaokulundan bu yana. Mutsuzluğumun sebebinin bu olduğunu ve beni her defasında başarısızlıklara götüren şeyin bu olduğu düşüncesinden bir türlü uzaklaşamıyordum.
 En sonunda kendimi bir barda ağlarken buldum. Hem içiyor hem de ağlıyordum. İçimden etrafımda bana bakan gözlere “ Ben bir İBNE yim” diye bağırıyordum. İşte her şey o gün başladı. Sanırım birisi benim iç sesimi duydu. Ve bana “Life is fuckin short for being sad” dedi. ( hayat üzülmekle geçecek kadar uzun değil ) O adama öyle bir baktım ki sert, tehdit eden gözlerle acaba yüzüne bir yumruk mu geçirsem yoksa bardağı kırıp gırtlağına mı yapıştırsam derken biranda içime düşen garip bir heyecanla şok oldum. İç sesim çok yüksek bir sesle karşındaki bu adamda ibne oğlum dedi. Ve bana katılabilir miyim diye sordu. Başımla onayladım ve birlikte içmeye başladık. 40 lı yaşlarında fit, gri gözlü sarışın bir adam. Amerikalı olduğunu ve 2 yıldır İstanbul’da İngilizce öğretmenliği yaptığını falan söyledikten sonra. Bana iyi bir dinleyici olduğunu istersem hiç tanımadığım birine rahat açılabileceğimi ve sonunda rahatlayacağımı falan söyledi. Tabiki anlatamazdım. Ne diyecektim. Hiç bir deneyimi olmayan ve ne olduğunu bilmeyen arada kalmış. Kızlarla mutlu olamayan bir GAY im mi diyecektim. Onu ilgilendirmediğini ve bu konuda ısrarcı olmaması gerektiği konusunda uyardım. Kafam biraz dönmeye başladı, hafif bir çakırkeyiflikte cabası. Adam ısrarla benimle ilgileniyor ve saçma sapan şeylerden konuşmalar yapıyordu. Ben ise halen daha nedenini anlayamadığım bir heyecan selinde boğulmakla meşgüldüm. Acaba Gay olmak böyle hissetmek mi? Heyecanlanmak ve hemcinsine böyle bakmak mı? diye sordum! Ve işte o vurucu cümle ağzından çıktı. “Evim buraya çok yakın istersen bana gidebiliriz tabi beni yine azarlamayacaksan” diye sordu. İşte o anda hani derler ya beynimden aşağıya kaynar sular döküldü. Öyle bir sıcaklık hissetim ensemden sırtıma inen, titreme ve heyecanlı ben iki katına çıkan heyecanımla birlikte. Dudaklarımdan çıkana ben bile hayret ettim. “Olur gidelim” !!! Aman allahım ne yaptım ben, neden evet dedim. Niye şimdi hayır diyemiyorum. Kalkmak için ona eşlik ediyor ve hazırlanıyorum. Sonunda ne olacak? Ve yola koyulduk yol boyunca binbir sorular geçti aklımdan. Güzel bir evi vardı. Oturduk ve bir şarap açtı. O kadar hızlı ve büyük bir yudum aldım ki şaraptan, heyecandan refleklerimi ve hareketlerimi kontrol edemiyorum. İç sesim ise kendini olacaklara hazırlıyor. Adam hiç zorluk çekmeden bana eşcinsel olduğunu ve benden çok hoşlandığını söyledi. Aman allahım dedim evet iç sesim haklıymış bu da benden. Bir İBNE! Hiç bir şey söylemedik bir kaç dakika. Sonra ben konuşmayı başlattım ve ona hiç bir erkekle birlikte olmadığımı ve ağlamamnın sebebinin de bu olduğunu ve kısa ve hızlı cümlelerle hayatımı anlattım. Bana istemezsem hiç bir şeyin olmayacağını ve bunu denemezsem de ne olduğumu hiç bir zaman bilemeyeceğimi söyleyen mantıklı bir cümle kurdu. Çok hızlı bir şekilde şöyle dedim. “Show me who I am” ( bana kim olduğumu göster ).
Ve öpüşmeye başlaldık ilk 2 dakika hiç bir tepki veremedim. İstem dışı bir öpüşme ve hararet basması dışında bir şey hissetmedim; ama soyundukça bende onun hareketlerine eşlik etmeye başladım ve sadece anda kalmaya çalıştım. Artık 24 yıllık bir libidonun taşmasını yaşıyordum. Tamamen soyunduk ve o zamana kadar Amerikalıların sünnetli olduğunu bilmiyordum. Karşımda tenime deyen başka bir penis vardı. İlk kez ve bana inanılmaz derecede haz veren bir duyguydu bu. Orada durdurdum ve hiç yapmadığımı ne olduğum konusunda da bir fikir sahibi olmadığımı söyledim. Bana pasif mi aktif mi olmak istediğimi sordu. Önce aktif olmak diyebildim fısıldar gibi. Tamam dedi ve sevişmeye devam ettik. Bir erkek şu anda bana oral yapıyordu ve bu duygu daha önce bana oral yapan hiç bir kızınki ile kıyaslanamayacak kadar müthiş bir zevkti. Bana ona da oral yapacağım bir şekil aldırdı. ( nam-ı diğer 69 ) Kontrol ondaydı. Ve ilk kez ağzımda bir erkek penisi vardı. Artık heyecan her yerimi sardı ve beni benden alan bir duygu hakimdi. İç sesim sanki oscar ödülü almış gibi sahnede gururla duruyordu. Daha fazla dayanamadım ve boşalacağımı söyledim. Pozisyon değiştirdik ve ikimizde onun göğsüne boşaldık. Bu da inanılmaz derecede heyecan verici bir duyguydu ve hiç bir pişmanlık hissetmiyordum. Sonrasında birlikte duşa girdik ve şarap içmeye devam ettik. ( o günden beri içtiğim tek alkol halini aldı beyaz şarap )
 
 Bu sırada ona her şeyi sorabileceğimi söyledi. Tek tek eşcinselliğini nasıl keşfettiği, kaç yaşındaydı, ailesi nasıl karşıladı, nedir? Gibi sorular sordum. Sanki karşımda konuşan bir vikipedi vardı ve beni aydınlatıyordu. Gittikçe kendimle ilgili çelişkilerim kaybolmaya ve yerini sadece meraklı bir benlik almaya başladı. Bana, sana baktıkça erkete oluyorum ve yüzün beni benden alıyor dedi ve öptü. Elimden tutup yatak odasına çekti, bu sefer yatakta çıplak bir şekilde daha ateşli bir öpüşme başlamıştı. Çünkü ilk duvarımı yıkılmıştı erkek teni! Bir kaç dakikalık oral ve öpüşme sonrasında çemecesinden çıkardığı kondom ve anal kayganlaşıtırıcı jeli deliğine ve kondomu geçirdiği benim penisime sürmeye başladı. Misyoner ( halk dilinde bacak omza ) pozisyonunu aldı ve yüzümü görmek istediğini söyledi. O kadar hızlı bir şekilde girdim ki içine aman allahım ilk defa anal seks yapıyordum. Bir kızla da daha önce hiç yapmamıştım. Ve şuanda altım bir kaslı 40 lı yaşlarında bir ama vardı. Bir kaç dakika git gel ile boşaldım. O dakika da içinden çıkmadan onu öpmeye başladım bu sefer isteyerek, kontrollü bir şekilde bunu BEN yapıyordum. İçinden çıktıktan sonra yatakta yan yana yatarak konuşmaya başladık. Ona neler hissettiğimi anlattım ve ilk cümle şu olmuştu “Ben bunca sene hata yapmamışım, hasta, günahkar veya sapık değilmişim. Sadece gerçekte olduğum kişiyi kabul etmemişim ve HOMOFOBİK bir HOMO gibi davranmışım. Korkuyla yaşamışım” O da bunun herkesin ilk yaptığı şey olduğunu söyledi ve bir kez daha beni öptü. Ona döndüm ve pasif olmak istediğimi de söyledim. Kapılarım artık açılmıştı ve her şeyi hemen deneyebilecek kadar doyumsuz hissediyordum kendimi. Bana sekste pasif olmam için lavman yapmam gerektiğini söyledi. Tanrı aşkına onu bir kez yapmıştım ve midem alt üst olmuştu. O da hijyen için önemli diyerek bunu evde nasıl yapacağımı gösterdi ( tabi sadece anlatarak ). Banyoya gittim ve yaklaşık 20-25 dk süren bir hazırlık sonunda yatak odasına geldim. Çoktan erkete olmuş bir şekilde karşımda duran adama baktım ve daha önce oral yaptığım penis, bir anda bir canavara dönüştü. Yaklaşık 18-19 cm ve biraz kalın sünetli bir penisti. Ona yavaş olması gerektiğini söyledim ve bana gözleriyle ne yaptığımı biliyorum der gibi bir hareket yaptı. Ben de onun yüzünü görmek istediğimi söyledim. O da onun üstüne çıkmamı ve böylelikle kontrolün bende olacağını söyledi. Bolca kendi deliğimi vealtımdaki adamın kondomlu penisini jelledikten sonra üstüne oturmaya çalıştım; ama bir türlü içime alamıyordum. Pozisyonu pretzel pozisyona geçecek şekilde aldık (Sizin sol tarafınızda kalmalı, dizlerinizin üstüne çökmelisiniz. Sağ bacağını belinize doalyın sol bacağı ise uzanacak). Hem yüzünü görebiliyordum hemde kontrolü paylaşmıştık. Yavaş bir şekilde içime girmeye başladı ve o acıyı size tarif edemem; ama çıkmamasını söyledim ve yavaş ve ritmik profesyonel hareketlerle git gel yapmaya başladı, bir kaç dk zevkten çok acı almaya başladım. Ve ritim hızlandıkça bende zevk almaya başladım. İşte o anda kendime şunu söyledim. “Ben bir EŞCİNSELİM”. Çünkü erkek bedenin bana hükmetmesi ve içimde bir erkeğin olması beni hiç hissetmediğim kadar mutlu ve iyi hissettirmişti. Bir kaç dk sonra ikimi birden boşaldık ve duşa geçtik. Bu Amerika’lı adam ile yaklaşık 1 ay boyunca gizli; ama çok düzenli bir seks hayatım oldu.

Çevremden ise ilginç derecede pozitif ve güzel geri bildirimler alıyordum. Çoğunun söylediği ilk cümle şu. Hayırdır seni bu kadar mutlu hissettiren ve etrafına ışık saçmanı sağlayan hatunla ne zaman tanışacağız. Ahhh bilselerdi bunun bir adama olduğunu nasıl karşılarlardı. ( Bu açılımları mı da ileriki yazılarımda sizlerle paylaşacağım )1.5 ayın sonunda benden ona taşınmamı istedi,  benden hoşlandığını ve erkek arkadaşı olmamı söyledi. Aman allahım vurucu kelime geldi. Ben onun bana hissetiklerini hissetmiyordum çünkü onu bir Fuckbuddy olarak görüyordum ve bu doğrultuda kullanıyordum. Ya da kullandığımı sanıyordum. Ona güzel bir konuşma yaparak ondan çok hoşlandığımı ve hayatımın sonuna kadar etrafımda olmasını istediğim birisi olmasını dilediğim kişi olduğunu; ama kalbimin onun bana attığı gibi atmadığını söyledim. Hayal kırıklığına uğradığını ve bir süreliğine görüşmemezi istedi. İşte o anda gözümden yaşlar süzülmeye başladı; ama beni dinlemedi. Aman yarabbi bir erkek için göz yaşı döküyorum hem de ilk kez. Gerçi her şeyi ilk yaşadığım erkek oydu. O günden bu yana onu bir daha görmedim. Evinden taşınmış ve okuldan da ayrılmış HongKong a yerleşmiş sanırım. Ve böylelikle ilk kez bir erkeğin kalbini kırmış olmanın mutsuzluğuda bana gelmiş oldu.
Tüm bu yaşadıklarımdan sonra kendimi tamamıyla kabul ettim ve artık kim olduğunu bilen ve bunu kendisine inkar etmeyen bir adam olarak yoluma devam ettim. İşimde, özel hayatım da ve tüm ilişkilerimde daha başarılı olmaya başladım. İster inanın ister inanmayın; ama hayatınızda ne kadar net ve dürüst olursanız o kadar pozitif bir ilerleme katediyorsunuz. Bendeki bu pozitif ilerleme EŞCİNSEL olduğumu kabul etmemle başladı. İşte bu benim ilk eşcinsel deneyimimdir. Geri bildirimler benim hayatımda çok önemli bir yere sahiptir. O yüzden blogumu okuyan ve takip eden herkesten yazılarımla ilgili yorumlarınızı bekliyorum. Şimdilik hoşçakalın, sevgiyle kalın J








BİZ KİMİZ?


Kim bu eşcinseller? Aslında toplumumuzun yakından bildiği; ama konuşmaktan, dile getirmekten korktuğu bu toplumun birer üyeleriyiz. Yaklaşık bir yıldır bu blogu oluşturma fikri içimde kıpırdanıyordu; ama ne zaman ayırabildim ne de cesaret edebildim. Bunlar için de bir çok sebeplerim var. Hepsinden burada bahsedeceğim. Çok uzun bir süre kimliğimi saklamam gerekecek. Hem çalıştığım kurum hem de bazı yakın çevremden dolayı; ama Eşcinsellik üzerine hem kendimi kabullenişimi hem de eşcinselliğin ne olduğunu anlatacağım. Bazı fotoğraflar, yazılar, dünyada eşcinsellik vs elimden geldiğince anlatacağım. Umarım bir gün bizim toplumumuzda değişir ve bizi kabullenir. Keyifli okumalar dilerim. Unutmayın ki blogumu ve sosyal medyadan beni takip etmek ne sizi açığa çıkarır ne de heteroseksüelleri eşcinsel yapar. Bu konu da herkesi cesur davranmaya davet ediyorum Kendimle ilgili yazdığım yazılarımda kelimeleri açık ve yalın bir şekilde kullanacağım. Burada ayıp diye bir şey yok ve sözü fazla uzatmadan kendi hikayemle başlıyorum!!!